28 Aralık 2015 Pazartesi

İnsan Zaman Lojistik

Şubat ayının soğuk bir gününde, şuan çalıştığım lojistik firmasına ilk adımımı attığımdan bugüne on dört uzun yıl geçti. Zaman yanıbaşımızdaki otoyol üzerinde akan trafik gibi hızlı, yoğun ve aceleciydi... Onca yılın değiştiren ve dönüştüren etkilerini hem aynalarda, hem nefes aldığımız mekanlarda, hem de sektörün, ekonominin ve toplumsal yaşamın içinde gördük; çevremizdeki boş ve yeşil alanların hızla betonlaşıp bizi kuşatması gibi, iyi ya da kötüye doğru değişerek yaşamımıza devam ediyoruz. Çünkü değişim ve zaman ayrılmaz bir ikili...  

26 Aralık 2015 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali

Her insan beyninde ve ruhunda kendine münhasır bir dünya barındırır. Yalnızlığı seçmiş ya da seçmek zorunda kalmış insanların durgunluğu, sessizliği, içlerinde kopan fırtınaları örter. Dışa vurduklarıyla insanları değerlendirmeye, anlamaya ve tanımaya çalışsak da ulaşamadığımız, bilemediğimiz ve onları tam olarak tanımamıza engel olacak gizli dünyaları her zaman var olacaktır. Buz dağı misali dışa vurduklarından çok daha fazlasını iç dünyalarında yaşarlar.  

21 Aralık 2015 Pazartesi

Memleketi Ben Kurtaracağım! / Gülse Birsel

Kurtulmamız gereken bir halimiz var ki en çok satılan kitaplardan biri Gülse Birsel'in "Memleketi Ben Kurtaracağım!" isimli kitabı. Onca politikacının, devasa bir devlet aygıtının olduğu yerde ülkeyi bir mizahçının kurtaracağı fikri pek uzak gelmemiş ki bu kitap iyi bir satış yakalamış...Aslında komik bir acıyla, gülünecek saçma bir hayatı ülkece yaşarken bir mizahçının memleketi kurtarmasını beklemek çok absürt bir düşünce olmayabilir...

17 Aralık 2015 Perşembe

Yağmur

Soğuk üşütüyor... Kar yağmasını bekliyoruz ama yağmur yağıyor şehrin üstüne. Rüzgar olmadığından sağa sola savrulmuyor; özgürce, yukarıdan aşağıya bir ip gibi, düz bir şekilde yağıyor. Dökülmek istediği yere dökülüyor sakince. Toprağa kavuşmak istiyor. Çünkü toprağa bereket verip, bitkilere ve ağaçlara can olması, kendisini bekleyen yer altı sularına kavuşması gerek... Fakat bulunduğum yerde betonların ve asfaltın üzerinde birikiyor, çaresizce yollar arıyor; akıp gidebilmek için bu şehrin içinden. Çıkmak istiyor çünkü özgür değil, betonlar engelliyor onu, hapsediyor. Sel olup insanlara zarar vermek istemiyor ve bu yüzden suçlanmak da... Varması gerektiği yere varmak için çareler arıyor; pek çoğumuzun aradığı gibi...



16 Aralık 2015 Çarşamba

Vatan Dedikleri Nedir?

Her ülkede farklı vatan tanımları vardır. Bazıları yaşadıkları yeri, bazıları geldikleri yeri vatan görür. Bazıları da tüm dünyayı, dünya vatandaşlığı temelinde, vatanları olarak kabul eder. Wikipedi'de vatan şu şekilde tanımlanmıştır: "Vatan bir ulusun bağımsız ve egemen olarak üzerinde yaşadığı yeryüzü parçası ve onun havası ile karasularına denir." 

Vatanın varlığı yukarıdaki tanımda da belirtildiği gibi bir egemenlik içerdiğinden bu tanımlama aynı zamanda siyasi ve ideolojik bir tanımlamadır. Bu durum nedeniyle aynı sınırlar içinde yaşayan insanlar, gruplar ve halklar açısından farklı kavramlaştırmalar, algılayışlar söz konusu olabilmekte. 

13 Aralık 2015 Pazar

Aşk mı Sevgi mi ?

Aşk, anlık bir başlangıçla vuku bulan, tutkuyu ve arzuyu barındıran güçlü bir duygudur.

Aşk sevgi değildir... Kısa süre içerisinde alevlenebilen aşk, karşısındaki bireyi ya da nesneyi sevmek için gerekli olan vakte sahip değildir...Hızlı başlayıp çabuk yok olabilir. Sert, yoğun, acı verici bir hazzın yaşandığı ve akli melekelerin bir kenara bırakıldığı bir süreçtir. Oysaki sevgi tanıyarak, hissederek, özümseyerek oluşan duygu ve kanılarla gelişir ki, bu da görece uzun bir zamanı gerektirir.

Bu yüzden, daha kalıcı ve paylaşımcı olan sevgi içinde aşkı da barındırabilirken, sahip olma arzusuyla koşullanan aşk yalnız ve bencildir. 

8 Aralık 2015 Salı

Kim İçin ?



iyilik ile ilgili görsel sonucu




İnsanlar için değil; ancak doğruluk ve iyilik için çabalayabilirim. Çünkü insan iyiye mahkum olsa da tüm kötülüklerin anasıdır...  

                                                  


1 Aralık 2015 Salı

Ürkek Bir Ceylandır Kadın..

Afrika'nın vahşi doğasıyla tanıştığımız belgeseller vardır. Diğer hayvanları avlayan güçlü yırtıcılar ve avları çoğunlukla bu belgesellerin konusudur. Güdüleriyle hareket eden hayvanların yaşamını, av-avcı ilişkisi üzerinden izlediğimiz belgesel filmlerdir bunlar.

Güçlü yırtıcı hayvanların heybeti ve güzelliklerine hayran olurken avladıkları diğer hayvanlara üzülür, huzursuz oluruz.  Hele de narin ceylanlar... Sanki aslanlara av olsun diye yaratılmış bir konumdadırlar; Afrika'nın düzlüklerinde 'güzel' sıfatını hak eden bu canlılar sürekli olarak ürkek bakışlarla etraflarını izler, huzursuz bir devinim içinde yaşamlarını sıradaki av olana kadar sürdürürler...


25 Kasım 2015 Çarşamba

Zenginlik Nedir?

Sonsuz evrenin bir köşesinde, bir top şeklinde dönüp duran dünyada, yavaş yavaş ya da hızlı bir şekilde zaman akarken, bize ayrılan anların sonuna doğru geldiğimizin farkında mıyız? Bulunduğumuz noktada pişmanlığa, hüzne ve telaşa kapılmadan geriye bakmak mümkün mü?

Çok çalışmak zorunda olmaktan ya da başka nedenlerden dolayı yapmak istediğimiz ama yapamadığımız ne çok şey vardır kim bilir. Zaman daraldıkça fark ettiğimiz şeylerdir bunlar: Gezilecek yerler, okunacak kitaplar, izlenecek filmler, keşfedilecek yeni şeyler, çözülecek gizemler, tanışılacak insanlar, kaygısız uykular, mutlu tembellikler... Daha pek çoğuyla yapılacaklar listemizde olan ama büyük çoğunluğumuz için hiç bir zaman gerçekleşmeyecek şeyler.

23 Kasım 2015 Pazartesi

Dönüşüm / Franz Kafka

Bir sabah uyandığımızda, farklı bir yaratığa dönüşmüş olabileceğimiz hiç aklımıza gelir mi? Ya da zaman içinde insan olmanın gerektirdiği duygularımızı kaybettiğimizin farkında mıyızdır?... Belli kurallara, kalıplara ve davranış biçimlerine sistem tarafından hapsedilen ve buna boyun eğen bir bireyin insan olmanın dışında, başka bir şeye dönüşmesi engellenebilir mi?   

Büyük yazar Kafka bu soruya, "Dönüşüm" isimli öyküsünde kahramanı Gregor Samsa'yı bir sabah yatağında bir böceğe dönüşmüş şekilde uyandırarak cevap vermiş. Bir ailenin geçimini üstlenmiş, çalışmayı hayatının merkezine koymuş Gregor Samsa bir böceğe dönüşmüş olduğunu fark edince ilk aklına gelen ve endişe duyduğu şey, işe gidemeyecek olma ihtimalidir. İhtimaldir, çünkü o haliyle bile işe gitme mücadelesi içindedir.



18 Kasım 2015 Çarşamba

TEK / Hakan Nordik (Rüstem Batum)

Hakan Nordik takma ismiyle Rüstem Batum'un "Tek" isimli kitabı ABD' den Türkiye'ye uzanan hikayesiyle polisiye türünde bir roman. Fakat klasik bir polisiyenin dar ve sınırlı toplumsal alanı yerine geniş bir siyasal ve coğrafi alanı kapsayan bir konuya sahip. Kürt sorunuyla, Türkiye ve ABD siyasetiyle, katliamlarla, faili meçhullerle bağlantılı bir hikaye. Gücün, egemenliğin, burjuva hayatının, sistemin ve ırkçılığa bulanmış toplumun eleştirisiyle birlikte, sıkılmadan okunan, gerilim ve heyecan düzeyi yüksek olmasa da etkileyici bir sonla biten bir eser. 


14 Kasım 2015 Cumartesi

Cellat





Cellatlar zulmün tetikçisidir. Onurları yoktur onların... Budur yüzlerindeki maskenin nedeni. Ancak maskeleri ile nefes alabilirler; ama sadece nefes, daha fazlasını değil...





12 Kasım 2015 Perşembe

Mültecileri Kışa Hazırlamak İçin Bizimle Koşar Mısın? *


Televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada, sokaklarda her gün haberlerini gördüğümüz, okuduğumuz Suriye Savaşı kuşkusuz çağımızın en büyük krizi ve malesef yakın bir zamanda bitecek gibi görünmüyor.
Savaş yaklaşık 18 milyon nüfusu olan bir ülkede 11 milyondan fazla insanı evinden etti. Türkiye’de kimileri kamplarda kimileri şehirlerde hayata tutunma mücadelesi veren neredeyse 2 milyon mülteci bulunuyor. Geride evlerini, topraklarını, dostlarını bırakmak zorunda kalan bu insanlar, yanlarına sadece küçük çantalarına apar topar sığdırabildikleri eşyalarını alabildiler.
Kış Kapıda! Şimdi biz adım adım koşarak, ne kadar çok olabilirsek, o kadar mültecinin kışı sıcak geçirmesini sağlayabilir, evlerinde bırakmak zorunda oldukları kışlık kıyafetlerine kavuşturabiliriz.
Mültecileri Kışa Hazırlamak için bizimle adım adım koşar mısın?

10 Kasım 2015 Salı

Mikroskop Altı

Tardigrada
Mikroskop başta biyoloji ve tıp olmak üzere pek çok alanda kullanılan vazgeçilmez bir teknoloji ürünü. Kullanımı pek çok bilimsel keşfin yapılmasına , yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yardımcı olan bir icat.

Mikroskobu Hollandalı Zacharias Janssen'in ilk kez 1590 yılında ortaya çıkardığı kabul edilmekte.  Teleskop merceklerinin tersine kullanımıyla ortaya çıkmış. Bugünkü mikroskobun ana prensipleri ise 17. yüzyılda Hollandalı Anton Van Leeuwenhoek ve İngiliz Robert Hooke bulmuştur. Böylece gözle göremediğimiz bizimle birlikte var olan mikro evrenin varlığı ile karşı karşıya gelinmiş.

5 Kasım 2015 Perşembe

Toplum Kaça Ayrılır?

Toplumsal olarak insanlar iki ana gruba ayrılır. Bu ayrım ekonomik temelli olup, yaşadıklarımıza ya da yaşayamadıklarımıza neden oluşturur.

Birinci grup toplumsal gerçekliğimizi, birbirimizle ve doğayla olan ilişkimizi belirleyen, üretim ilişkileri içerisindeki egemen sınıfa mensuptur. Bu grup ekonominin temelini oluşturan üretimde, üretim araçlarına sahip olarak devlete ve dolayısıyla iktidara sahiptir. Üretmez ama bolca tüketir. Tüketim için yeterince isteğe, iştaha ve kararlılığa sahiptir. Varlığının, gücünün, otoritesinin devamı için tehditlere karşı hep tetiktedir; Kah gülen yüzünü, kah çelikten yumruğunu gösterir. Masal anlatmakta maharetlidir. 


İkinci grup ise bu üretimin var olabilmesi için gerekli emek gücüne sahip olan büyük çoğunluktur. Emeğiyle toplumu, ekonomiyi ve devleti var eden güçtür. Var edendir, ancak var ettiği üzerine söz hakkına sahip değildir. Çok üretir az tüketir. Açlık, eziyet, bedel ödemek, ölmek ve öldürmek hep onun payına düşer. Varlığı birinci grubun varlığına armağandır. Hikayeler, masallar dinlemekten hoşlanır; itaati ve boyun eğmeyi bir meziyet olarak görür. Birinci gruba dahil olmayı umut eden bireylerden oluşup, Kaf Dağının ardındaki umutların bahtsız insanlarıdır onlar.




2 Kasım 2015 Pazartesi

Kuvvet mi Zeka mı?

Hayatını kaba kuvvetle şekillendirmeye çalışan insanların varlığı bir gerçeklik. Fiziksel güç, kuvvet kendilerini ifade edebildikleri ya da öyle olduğunu düşündükleri bir özelliktir. Ne kadar güçlüyse o kadar prestij sahibi, o kadar aranır olabileceği fikrine kapılmıştır. Oysa bilmediği, insanın kaslarıyla değil beyni ve yüreğiyle var olduğudur... Öyle olmasaydı dünyayı insanlar değil daha kaslı ve güçlü olan ayılar yönetirdi.


31 Ekim 2015 Cumartesi

Anlamamak...

Birbirimizi anlayamamaktan şikayetçi olduğumuz zamanlardayız. Konuşmanın gürültüden başka anlam ifade edemediği anlara tanıklık edebiliyoruz. Gördüğümüzü görememeleri, anladığımızı anlayamamaları bizi şaşırtıyor. Aynı kelimelere farklı anlamlar yüklediğimizin farkında olmadan bir anlaşma çabasına giriyoruz.

Oysa bir kavram ya da söz o dili konuşan insanlar arasında aynı fikir, düşünce ve duyguya karşılık geliyorsa bir anlam ifade eder. Ancak o zaman dilin tam olarak bir parçası olabilir ve ancak o zaman insanlar, toplumlar bir biriyle tam olarak anlaşıp diyalog kurabilir.

23 Ekim 2015 Cuma

Sağlık Şizofreni ve Bir Sergi


Yaşamımız içerisinde gerek toplumsal gerekse bireysel nedenlerden dolayı, her ne kadar mükemmel bir organizma olduğumuz iddia edilse de, sık sık tekleyen, sorun çıkaran bir sağlık durumuyla karşı karşıyayız. Hem fiziksel hem ruhsal rahatsızlıklar peşimizi bırakmıyor. Teknolojinin sağladığı ilerlemelere rağmen bu rahatsızlıklar çeşitlenip, farklılaşarak bazen de şiddetlenerek devam ediyor. Temeli ekonomik ilişkilere dayanan ve toplumsal, sınıfsal olgularla şekillenen yaşam tarzımızın bize hediyesidir bu hastalıklar. Hoş olmayan sürprizler olarak ansızın karşımıza çıkabiliyorlar.

20 Ekim 2015 Salı

Acı ve Zevk

Acı her ne kadar kaçındığımız bir durum olsa da, tam da bu nedenle, yaşama tutunmamızı sağlayan bir olgudur. Fiziksel acıların yanında duygusal boyuttaki acılar hem bireysel hem toplumsal olarak yaşam içerisinde daha fazla zarar görmemek adına kaçınmamız gereken durumların farkına varmamızı sağlayacak uyarılar yapar bize. 

Fiziksel olarak yaşadığımız her acı biyolojimizdeki yaşamsal bir sorunun varlığına işaret eder. Bu evrimsel süreç içinde hayatta kalmak için kritik bir gelişmedir. Vücudumuzdaki her ağrı ve acı bizi endişelendirir; bu da çözüm için arayışlara girmemizi sağlar. Sağduyumuz zevke ulaşmaya, acıdan uzaklaşmaya yöneltir bizi.


19 Ekim 2015 Pazartesi

Düşünbil Dergisi



İki aylık bilim ve düşünce dergisi Düşünbil 'in 49.sayısı yayınlandı. Özgür İrade ve Ahlak temalı Eylül-Ekim sayısı yine kapsamlı ve doyurucu bir içerikle düşün dünyamızla buluşmayı bekliyor..


16 Ekim 2015 Cuma

Kan Kardeşliği


Yer Ankara. Başkentimiz. Koca bir ülkenin kaderini elinde bulunduranların kenti. Hükümetin, yargının, ordunun, emniyetin merkezi. Habersiz bir kuşun bile uçamayacağı bir kent. Buna rağmen barışı ve kardeşliği savunmak için toplanmak zorunda kalan insanlığımızın ortasında, bir halayın kardeşliğinde patlayan bombalar; karanlıklardan çıkıp gelen, kahpeliğin ve alçaklığın ateşi ile yakan, yıkan... Duymaya ve görmeye alıştırılmak istendiğimiz bir dehşet: Kan gölü bir meydan ve kurban edilen insanlar. Erkekler, Kadınlar; Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler; Sünniler, Aleviler... 

15 Ekim 2015 Perşembe

Tudem Edebiyat Ödülleri

Edebiyat alanındaki yarışma ve ödüller yazın hayatına yeni eserler kazandırıp, genç yazarlar için fırsatlar sunuyor. "Tudem Yayın Grubu" tarafından 2003 yılından beri verilen "Tudem Edebiyat Ödülleri" de bu alandaki prestijini koruyor. 

Çocuk ve gençlik edebiyatına çağdaş ve özgün eserler kazandırmak amacıyla her yıl farklı bir edebi tür üzerine odaklanan yarışmada bu yıl roman türündeki eserler yarıştı. Bu eserlerden üçü ödüle laik görüldü. Ödüller 07 Kasım 2015 tarihinde İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'nda yapılacak bir törenle sahiplerine verilecek.



Ödül Kazananlar:

Birincilik Ödülü   : "Beşir" - Güzin Öztürk

İkincilik Ödülü     : "5000 Yıl Öncesinde Düşen Yıldız" - Bengi Bağdat Kurt, Yıldız Kurt, 
                             Billur İpek Kurt
Üçüncülük Ödülü :  "Taş Devri Çocukları" - Zehra Tapunç


   

8 Ekim 2015 Perşembe

Nobel Edebiyat Ödülü 2015 / Svetlana Aleksiyeviç

Nobel  Ödülleri sahiplerini bulmaya devam ediyor. Dün Türkiye'li Aziz Sancar'ın da içinde bulunduğu üç bilim insanının aldığı Nobel Kimya Ödülü'nden sonra bugün de edebiyat severlerin merakla beklediği Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi açıklandı.


Svetlana Aleksiyeviç
Bu yılki ödülün sahibi Belaruslu kadın yazar, araştırmacı ve gazeteci Svetlana Aleksiyeviç oldu. 1948 yılında Ukranya'da Belaruslu bir baba ve Ukranyalı bir annenin Sovyet vatandaşı çocuğu olarak dünyaya geldi. Belarusta geçirdiği çocukluğunun ardından Beyaz Rusya Devlet Üniversitesi  gazetecilik bölümünden mezun olup,gazeteci ve yazar olarak hayatına devam etmiş fakat devlet yönetimi rahatsızlığını hakkında soruşturma açarak belli edince, ülkesini terk etmek zorunda kalmış... Avrupa'daki sürgün hayatı 2011 yılında ülkesine dönmesiyle son bulmuştur. 

5 Ekim 2015 Pazartesi

Kitap Kokulu Bir Hayat

Okuduğum bir edebiyat dergisindeki makalenin başlığında yazar "Sizin babanız hiç kitap yazdı mı?" diye sormuştu. Buna benim cevabım şu şekildeydi: "Benim babam hiç kitap yazmadı ama çok kitap okudu."

Kitap sevgisi
Kendimi bildim bileli evimizde bir kitaplık ve raflarında yüzlerce kitap vardı. Sadece insanların değil, kitapların da toprağa gömüldüğü 12 eylül darbesinin öncesi ve sonrasının gergin ortamlarıydı. Bu kitaplar tehlikeli görüldüğünden annem ve akrabalarımız babamı sık sık uyarırlardı. Tabi ki karşılık bulmayan uyarı ve telkinlerdi bunlar; kitaplar çoğalarak raflardaki yerlerini korurdu.

1 Ekim 2015 Perşembe

Anne Sütü Ve Dünya Emzirme Haftası

İnsan yaşamındaki önemli olaylara, süreçlere atfen günler, haftalar ya da yıllar adlandırılıp, özel etkinlikler düzenleniyor... 1-7 Ekim günleri arası da "Dünya Emzirme Haftası" olarak adlandırılmış. 1990 yılında "Dünya Sağlık Örgütü" ve "UNICEF" tarafından deklare edilerek tüm dünyada anne sütü ile beslenmenin yaygılaştırılması ve teşvik edilmesi amaçlanmıştır. "Dünya Sağlık Örgütü" bebeklerin ilk altı ay boyunca anne sütü ile beslenmelerini ve iki yaşına kadar da takviye besin olarak kullanılmasını önermiş, bununla ilgili olarak da 120'den fazla ülkede eğitim ve destek çalışmalarına yardımcı olmuştur.

29 Eylül 2015 Salı

Siz Hiç İnsan Olduğunuzu Unuttunuz mu ?

Unutkanlık zaman zaman hepimizin çeşitli şekillerde yaşadığı bir durum. Yapmamız gereken bir şeyi ya da bir eşyamızı bir yerlerde unutabiliyor, alzheimer gibi hastalıklarla yaşamayı bile unutacak evrelere gelebiliyoruz. Bunları doğal karşılayabiliriz. Fakat olmaması gereken, bizi biz yapan, doğumumuz ile birlikte bizimle var olan bir şeyi unutuyoruz ki, bunu ne akıl ne de vicdanımız kabul edebilir. 

Unuttuğumuz; bu dünyada varlığımızın anlam bulduğu yegane kimliğimiz... Vahşi doğadan gelip hayvansal iç güdülerini kontrol etmeyi bilen, akıl ve vicdanla var olan insanlığımız. 

Pek çok badireden geçmiş, toplumsal bireyler olarak ölüme, acıya, zorbalıklara vermesi gereken tepkiyi veremeyen, bu tepkiyi veremediği gibi kan ve gözyaşına karşı zafer çığlıkları atıp gaddarlaşarak, zalimleşerek unutuyoruz insanlığımızı.

28 Eylül 2015 Pazartesi

Editörlük Atölyesi


Editörlük Nedir ? 

Bir yapıtın kitaba dönüşme sürecini yazarla birlikte yürüten ve yazara niteliksel katkı yapan kişidir editör. Yazar ve okuru buluşturan süreçte pek çok aşamadan biri olan 'editörlük' yazı dünyasında gereken ilgiyi görmemiş ve önemsenmemiş bir meslek. 

Yayın sektörünün, arzu ettiğimiz seviyede olmasa da gelişim içinde olduğu bir süreçte, daha kaliteli eserler için gerekli olan kaliteli editöre ihtiyaçta fazlalaşmış durumda. Bu konuyla ilgili eğitim ve seminerler düzenlenip daha kaliteli bir yazın dünyası için iyi yetişmiş editörler hedefleniyor.


25 Eylül 2015 Cuma

Doğanın Çağrısı


Zaman zaman rüzgarın getirdiği bir koku ya da gördüğümüz bir ağaç, bir parça toprak, kölesi olduğumuz şehrin keşmekeşinin içinde belli belirsiz bir şeyler hissettirir bize. Anlam vermekte zorlandığımız bir özleme ya da bir açlığa dair sesler; yüreğimizden ve beynimizin kıvrımları içinden yükselen, engellemeye meyilli olduğumuz bir çağrı.  

Dinle Dokun Sev... 

Eğer kibrimizden, gem vurulamayan arzularımızdan; zevk ve sefaya, belkide bir lokma ekmeğe kilitlenmiş duyularımızdan uzaklaşıp bir dinginlik içine girebilirsek doğanın içimizde yükselen çağrısını duyabiliriz. Bu sese kulak verip ayağımızı toprağa bastığımızda, ota, çiçeğe, ağaca, suya, bir hayvana dokunduğumuzda ya da gördüğümüzde, bir bütün olarak kokusunu içimize çektiğimizde doğaya ait olduğumuzu anlarız. Bir ışık gözlerimizde, bir tebessüm dudaklarımızda belirir. 

21 Eylül 2015 Pazartesi

Tembellik Hakkı / Paul Lafargue


Çalışma hayatının zorlayıcılığında "Tembellik Hakkı" başlıklı bir kitap sanırım herkesin dikkatini çeker. Çok çalışmaktan bizi kurtaracak formüller hep umudumuzdur.

Paul Lafargue formüller sunmasa da bu pek çok dile çevrilen, en çok okunan kitaplardan biri olan eserinde, 19. yüzyıl Avrupa'sında kapitalizmin vahşi emek sömürüsünü gerçekleştirdiği ilk dönemlerinde, çalışmanın bir dogma olarak emekçi halkın hayatına girmesini sorguluyor. 

Kapitalizm, sermaye birikimi ve kar için burjuva devrimi sırasındaki özgürlük, adalet ve laiklik taleplerini zafere ulaştıktan sonra bir kenara bırakıp işçi sınıfına çalışmanın en kutsal eylem olduğunu benimsetmeye çalışmıştır. Din adamları, burjuva ekonomist ve ahlakçıları bunu sürekli empoze ederken işçi sınıfı da 12-14 saati bulan çalışma süreleri içerisinde büyük bir sömürüye hedef olmuştur. 

19 Eylül 2015 Cumartesi

Fanatizm Ahmaklıktır

Siyasi ve toplumsal fanatizm öyle bir şeydir ki duymak istediğini duyar, görmek istediğini görürsün. En ufak bir rahatsızlık duymadan tüm gerçekleri reddedebilecek bir zihinsel çöküşe uğrarsın; yönlendirilmeye hazır, düşünme yetisini kaybetmiş bir halde kendi kalesine gol atan bir ahmağa dönüştüğünü fark etmeden... 

17 Eylül 2015 Perşembe

Yılmaz Güney Ve Bir Çocuğa Hikayeler

Türkiye'de sinema denince hem aktörlüğü hem de yönetmenliği ile ilk akla gelenlerden biri Yılmaz Güney'dir. Yoksulların, ezilenlerin beyaz perdedeki kahramanıydı. Toplumsal yaralara değinen filmleriyle önemli başarılar elde etmiş, Cannes Film Festivalinde en iyi film dalında "Altın Palmiye" ödülünü ülkemize kazandırmıştı.

Yılmaz Güney sinema dışında edebiyat alanında da senaryo, öykü ve roman türünde eserler üretmiştir. Seksenli yılların başında, sekiz- dokuz yaşlarımda babamla bir kitapçıyı gezerken bana hediye edilen bir çocuk kitabıyla ilk kez Yılmaz Güney ismini duymuştum.
Kitabın ismi "Oğluma Hikayeler" idi. Heyecan ve merakla okuduğumu hatırlıyorum. Haslet Soyöz'ün çizimleriyle etkileyici bir kitaptı.

14 Eylül 2015 Pazartesi

Mars'a Yolculuk Deneyleri

Uzaya, diğer dünyalara merak duyan insanlara "Hangi gezegeni görmek isterseniz?" diye sorulsa sanırım Mars açık ara birinci olur. Dünya dışı akıllı canlılar, uzaylılar ya da UFO denince her zaman  akla gelen ilk bu gezegen olmuştur. Atmosferi dünyamıza benzeyen ve uzaktan ya da bu gezegene gönderilen insansız araçlarla yakından yapılan gözlemlerle en azından binlerce yıl önce Dünya benzeri bir yapıya sahip olduğu belirlenen bir gezegendir Mars.

11 Eylül 2015 Cuma

Kıyıya Vuran Çocuk, Dibe Vuran İnsanlık



Çocuk...
Elimizde kıyıya vurmuş bir çocuk bedenin resmi var. Su ile kum arasında var oluşla yok oluş sınırında, çocuk çekiciliği ile uzanmış. Nefes almıyor, kalbi atmıyor ama biz yaşayanlardan daha yaşamsal gözüküyor. Sarılmak, öpücüklere boğmak, kokusunu duyumsamak istiyoruz. Aslında istediğimiz yok olan insanlığımıza tutunmak. Utanç ve suçlulukla kumlara gömülüp saklanmak istiyoruz belkide; katil yanımızdan kurtulmak için. Sorumluluklarımızı unutup, suçlular bulup rahatlatmak istiyoruz vicdanlarımızı. Büyük milliyetlerimiz, en hakiki inançlarımızla bir çocuk bedeni karşısında 'lal' kalıyoruz. 

10 Eylül 2015 Perşembe

34. Uluslararası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı

Kitap severlerin her sene açılmasını dörtle gözle beklediği "İstanbul Tüyap Kitap Fuarı"  7 Kasım'da "Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak" teması ile açılıyor. Bu yıl 34' üncüsü yapılacak olan uluslararası fuarda Sarah Jio gibi ünlü yazarlar ve yüzlerce yeni kitap okurlarının karşısına çıkacak. 

İlk 4 gün açık olacak 'Ulusal Salon'da konuk ülke Romanya edebiyatı tanıtılırken, pek çok Romanya'lı ünlü yazar Türkiye'li okurlarla buluşacak. 


9 Eylül 2015 Çarşamba

Jüpiter Macerası (Europa Report )

Uzay ile ilgili filmleri her zaman sevmişimdir. Heyecanla baktığımız gökyüzünden bize göz kırpan yıldızların ulaşılmazlığı, evrenin sonsuzluğuna merak ve hayallerimiz hep çekici kılmıştır uzayı.

Bu tip filmlerle uzaya dönük arzularımızı yapay da olsa giderebiliyoruz. Aynı zamanda bu filmler yıldızların ve gezegenlerin ışıklarıyla zihin dünyamızda var olan evren algımızı ve hayal sınırlarımızı genişlemesine de yol açıyor. 


8 Eylül 2015 Salı

Sigara Nasıl Bırakılır ?

İlk sigaraya başlamak ne kadar kolay ve  heyecan vericiyse de vazgeçmesi bir o kadar zor. Zehir tadında bir yaşamla birlikte insan vücuduna büyük zararlar verebilen bir alışkanlık. 

İlk başlangıcın pişmanlığı ile bu illet bırakılmaya çalışılsa da bunu başarmak pek çokları için mümkün olamıyor. Sıkıntılı, üzücü bir anda eller ve dudaklar sigarayı arayıp, buluyor. Çünkü hem psikolojik hem de biyolojik olarak vücut alışmış. Güçlü bir irade ya da farklı ilaç ve yöntemler tekrar başlamayı engellemek için gerekli.


5 Eylül 2015 Cumartesi

Kimiz Biz ?

Yıldızlardan kopup gelen bu dünyanın insanlarıyız. Kendimize atfettiğimiz kimliklerimizle büyük Türkler, Kürtler, Araplar, Almanlar ve İngilizleriz; büyük Müslümanlar, Hristiyanlar, Museviler ve Budistleriz. Ve daha bir çoğu gibi hepimiz büyük, kutsal toplulukların üyesiyiz.

Ama büyük sıfatların altında zavallı küçük insanlar olduğumuzu görebiliyor muyuz?

4 Eylül 2015 Cuma

Karaburun’da Bilim ve Felsefe Kampı (Duyuru)

Düşünbil Dergisi’nin 11-14 Eylül 2015 tarihlerinde düzenleyeceği Bilim ve Felsefe Kampı’nın dördüncüsü Karaburun’da, bilim felsefesi teması ile gerçekleşecek. Gündelik dille anlamakta zorlandığımız kuantum ve insan zihni konusunda farklı bir teori geliştiren psikanalitik bakışı harmanlayan bir söyleşi sizleri beklemektedir. Bu konularda merak edilen tüm sorulara herkesin anlayabileceği bir dilde yanıtlar verilecektir.
Söyleşilerin yanı sıra farklı aktivitelerin yapılacağı kamp, İzmir’in doğayla iç içe ve en güzel ilçelerinden biri olan Karaburun’da gerçekleşecektir. Güzel dostlukların kurulduğu bu güzel kamp ortamına -bilim ve felsefenin aydınlığı ile- davetlisiniz.
Detaylı Bilgi: akademi.dusunbil.com adresinde…

3 Eylül 2015 Perşembe

Barışa Ses Ver

1 Eylül Dünya Barış Günü'nü geride bıraktık. Mesajlar yayınlanmış, gün kutlanmış ve sonsuza dek sürmesi istenen barış dilekleri iletilmiş. İyi dileklere katılmamak mümkün değil. 

Fakat bugün için kutlama kelimesini kullanmak ne kadar doğru? Kutlama gerçekleşen, süren güzel anlar, olaylar için kullanılabilir. Örneğin bayramlar, doğum günleri, geçmişteki mutlu günlerin yıl dönümleri, keşifler, icatlar, başarılar. Bunları kutlarız. Fakat gerçekleşmemiş, gerçekleşmesini istediğimiz şeylere atıfta bulunup 'kutlama'  kelimesini kullanamayız.

2 Eylül 2015 Çarşamba

Kadın Erkek Farkı

Biyolojik dünyada  zihinsel olarak en gelişmiş canlı olan insan pek çok yaşam formu gibi iki cinsten oluşur: Kadın ve erkek. Bu türün devamlılığını sağlayacak üreme için temel ve gerekli bir ayrım. 

Her iki cinsin üreme sürecindeki işlevleri nedeniyle var olan fiziksel farklılıklarının dışında ruhsal, zihinsel ve davranışsal farklılıkları da belirgin bir şekilde mevcut. 

28 Ağustos 2015 Cuma

Zihin Gözü Körlüğü

Bazen uzaklaşamadığımız rutin hayatımızda, tekrar yaşamak ve görmek istediğimiz şeyleri, yerleri hayal etmek isteriz. Gözlerimizi kapar daha önceden yaşadığımız bu anları ya da o an kurguladığımız manzaraları gözümüzün önüne getirebiliriz. İhtiyaç duyduğumuz zaman tam net olmasa da, bazı görüntüleri beynimiz tekrar oluşturabilir. Bazen bir avuntu, bazen kısa bir mutluluk bazen de bir gereklilik için.

26 Ağustos 2015 Çarşamba

Evimizdeki Mikroplar


Hijyen delisi olanlara pek hoşlanmayacağı bir haber BBC Türk'ten geldi. Evimizin güvenli ortamında mikroplardan uzak olduğumuzu düşünüyorsak bu haber bunda yanıldığımızı gösteriyor.

ABD' nin Colorado Üniversitesi'ndeki araştırmacılar 'Evlerimizdeki Vahşi Yaşam' adlı bir proje kapsamında, temizlikte genelde göz ardı edilen kapıların üst tarafındaki tozlardan alınan örnekleri genetik bir incelemeye tabi tutmuş. Bu incelemede hane başına ortalama 2 binden fazla mantar türü ve 7 bin farklı bakteri türüne rastlamışlar.

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Caynizm ve Bir İbadet Olarak Ölüm

Tüm dünyada yaşayan milyarlarca insanın on binlerce yıl içerisinde var ettiği, sürekli bir değişim içerisinde olan, sınırları birbiriyle çakışan farklı kültürler ve bu kültürlerin farklı bir boyutu olan dinlerle karşı karşıyayız.

Sahip olduğumuz dinsel ve kültürel yaşam kalıplarından oldukça farklı davranış ve geleneklerle karşılaşmamız, iletişim çağındaki  dünyamızda eskiye göre çok daha fazla. Bunlar bizim kültürümüze, alışkanlıklarımıza o kadar ters ve farklı olabilmekte ki bu kültürleri dışlamak, aşağılamak ve suçlamak gibi davranışlara girebilmekteyiz. Çünkü tüm toplulukların sahip olduğu bir psikoloji olarak, doğru ve iyi olanı yaşayan sadece kendimizdir. 

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Alan Turing ve Yapay Oyun / The Imitation



Alan Turing tarihe geçmiş başarılı bir İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptologtur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusunun haberleşme şifrelerini kırmasındaki başarısından dolayı bir savaş kahramanı olarak kabul edilmiştir.  

2014 İngiltere yapımı Yapay Oyun, günümüz bilgisayarlarının teorik ve pratik olarak ilk temellerini atan, günümüzde popülerleşmiş yapay zeka kavramını dillendiren Alan Turing'in  gerçek yaşamından kesitler sunan bir film.


18 Ağustos 2015 Salı

Akıl ve Vicdan

Akıl insanın önünü aydınlatan bir ışıktır. Aklımızın gücü bu ışığın etkisini çoğaltıp yolumuzu daha iyi görmemizi sağlar. 

Işığın doğru olan yolu aydınlatabilmesi için ise doğru bilgiye ihtiyaç vardır. Bilgi doğru değilse, akıl zayıf kalır ve farklı iradelerin insiyatifinde ışıksız bir biçimde savrulur.

Doğruda ısrarcı olmak ve onun peşinden gidecek iradeyi gösterebilmek içinse vicdan gerekir. Çünkü her yol bireysel çıkara uygun olmayabilir. Bu nedenle vicdan, bireysel bir yürüyüşten toplumsal yönlenişe bir eğilimi var eder. Bireysel bir kurtuluş yoktur; bu ancak bir kaçış ve geçici bir yanılgıdır. 

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Ot Dergi

Ot dergisi dolu dolu sayfaları, değerli yazar ve çizerleri ile Ağustos sayısını çıkarmış. Vicdanlarımıza ve insanlığımıza seslenen yazıların çoğu geçtiğimiz ay Suruç'ta karanlığın ateşiyle parçalanan 32 genç bedenin ardından kaleme alınmış. Bu yüzden sayfalar daha bir acı ve hüzünlü.

Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki insan ve toplum olarak mutlu olmamızın neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorum. İnsanlık bilincinden gittikçe uzaklaşan, bu yüzden bir "insan" gördüğümüzde mutlu olduğumuz günlerdeyiz. Suruç'la başlayan hala devam eden çirkin ve acı bir oyunun sahnesinde ot'laya bilecek kadar canlı olabilmek umuduyla...

" Bir soğuk yel eser
   üşür ölüm bile
   Anlatır akan kanı
   beyaz sesiyle..."
                   Ülkü Tamer

6 Ağustos 2015 Perşembe

Küçük Feministin Kitabı / Sassa Buregren


Kadının erkek ile olan eşitsizliğine karşı  bir tepki akımı olan feminizm üzerine yazılmış pek çok bilimsel ve edebi eser var. Bununla birlikte erkek egemen toplum içinde büyüyen kız çocuklarının bir dönem sonunda farkına vardıkları bariz eşitsizlik ve erkeklerle farklı dünyaların insanı oldukları gerçekliği üzerine oluşan bir feminist çocuk  ve gençlik edebiyatı da mevcut. 

Bu edebiyat içinde bir başyapıt olarak kabul edilen, İsveçli yazar ve sanatçı Sassa Buregren'in Küçük Feministin Kitabı Güldünya Yayınları tarafından basılarak raflardaki yerini almış durumda. 

3 Ağustos 2015 Pazartesi

İçimdeki Ses ( Film)

Engin Günaydın'ın hem senaryosunu yazdığı hem de başrolünü oynadığı 'İçimdeki Ses' filmini sıkılmakla sıkılmamak arası bir ruh haliyle izledim. Zaman zaman kahkahalar atarken, bazen de dikkatimin dağıldığını fark ettim. Film hakkındaki yorumlarda iki zıt görüş eşit bir ağırlık kazanmış; ya çok beğenilmiş ya da hiç.

Film annesiyle yaşayan bir senaristin zengin ve güzel bir kadınla yaşadığı aşk macerasını konu alıyor. Bu macerayı ilginç kılan senaristin asosyal, kendine güvensiz, pinpirikli kişiliğinin genç, güzel ve hayat dolu bir kadınla olan çakışması, çatışması ve bu süreçte hayatların, kişiliklerin farklı bir yöne kayması. 

28 Temmuz 2015 Salı

Egzersiz Kilo Verdirir mi?

Günümüzde özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde bir obezite sorunu ve buna karşı bir mücadele olgusu var. Ülkemizde de yaşadığımız bu durum, pek çok sağlık sorununa ve buna bağlı olarak da ekonomik boyutta devletlerin yüksek tedavi maliyetine neden oluyor. Bu yüksek maliyet bu devletlerin obezite ile mücadelesini kendi açılarından gerekli kılıyor.

21 Temmuz 2015 Salı

Tibet Gençlik Pınarı

Tibet deyince, yüksek dağlar üzerinde, dünyanın çatısında gizemli, mistik bir coğrafya aklıma gelir. Neresi olduğunu öğrenmek için bir haritaya bakmaya kalksak bulmamızın biraz uzun süreceği, uzak bir diyar. Bu uzaklığına rağmen hayata dair enerjisini, bilgeliğini bize ulaştırabilen,yürek mesafesinde diye bileceğimiz bir coğrafya. 

Daha çok Budist felsefesine dayanan doğanın naifliğiyle şekillenen pek çok öğretinin çıkış yerlerinden bir tanesi. Bu coğrafyadan bize