15 Ocak 2015 Perşembe

Hangi Yeşil ?

Bir kaç yıl önceye kadar ofisimden dışarı bakınca gördüğüm yeşil alanların, azda olsa ağaçların yerine şimdi beton ormanlarını görüyorum sadece. Nefes alamayan, sadece tüketen ve tüketilen insanlığımızın simgeleri gibi yükselen beton bloklar. Bir yarış içerisinde yükselen yapılar, eskiden kalmış alçak binalara 'caka satar' bir havadalar. Görünen tek yeşil alan kavşak arasında ve cadde kenarındaki küçük bölümler ile medeniyetimizin medarı iftiharı sitelerinin yüksek duvarlarının ardında gözüken bir kaç ağaç. Bunun bize yeteceğini düşünüyorlar ki yeşil alan namına bir şey bırakmıyorlar. Sanki yemin etmişler "yeşile ölüm" diye. Bir 'yeşili' başka 'yeşile' feda ediyorlar.

Oysa hava ve su gibi yeşile ve toprağa da ihtiyacımız var. Birazda olsa nefes alınabilecek alanlara. Özellikle de çocuklarımız için. Ama görünen o ki bize hak görmediklerini biz de artık ihtiyaç olarak görmüyoruz. İnsanlığımıza o kadar yabancılaşmışız ki kendimizi her şeyimizle teslim etmişiz. Masal dinlemeyi meziyet olarak görüyor, bu masalları çocuklarımıza da anlatıp geleceğimizi  kaf dağının ardındaki bir hayal dünyasına mahkum ediyoruz.

Unutmamalıyız ki doğada var olduk ve ancak doğa ile birlikte, dengeli bir yaşam sürdürebilirsek insan olarak kalabiliriz. Aksi takdirde meta üreten, metalaşmış varlıklardan başka bir şey olmayacağız. Bu yüzden yüzümüzü hangi yeşile döneceğimize karar vermeliyiz.

 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..