Artık hiç bir şey eskisi gibi değil; hiç bir zaman olmadığı gibi...Her sabah, kötü zamanların karanlığına uyanıyoruz. Benzin döküp harladığımız alevlerin yakan ısısını biz de hissetmeye başladık iyiden iyiye. Kuşatarak bizi, adım adım güvenli barınaklarımıza yaklaştığından şüphe yok kan kırmızı alevlerin; içimizdeki vurdum duymazlıktan, kötülükten, bencillikten ve ahmaklığımızdan alıyor yakıtını...
Hayatın ağırlığı altında, toplumsal kalıplar ve yönlendirmeler içinde güç getiremediğimiz, ses veremediğimiz; arzularımızı, isteklerimizi, düşüncelerimizi istediğimiz şekilde ifade edemediğimiz zamanlar vardır. Bu, yaşam içerisinde herkesin kişilik şekillenişine göre az ya da çok yaşadığı bir süreçtir... Bu zamanlarda içimizde, yapamadıklarımızı yapmaya hazır bir "öteki ben" ortaya çıkabiliyor. Yaşadığımız çelişkilerin şiddetine bağlı olarak kâh içimizden ses veren, kâh bilincimizde ete kemiğe bürünüp deliliğimize eşlik eden bir "öteki ben" ile karşı karşıya kalabiliyoruz.