1 Aralık 2015 Salı

Ürkek Bir Ceylandır Kadın..

Afrika'nın vahşi doğasıyla tanıştığımız belgeseller vardır. Diğer hayvanları avlayan güçlü yırtıcılar ve avları çoğunlukla bu belgesellerin konusudur. Güdüleriyle hareket eden hayvanların yaşamını, av-avcı ilişkisi üzerinden izlediğimiz belgesel filmlerdir bunlar.

Güçlü yırtıcı hayvanların heybeti ve güzelliklerine hayran olurken avladıkları diğer hayvanlara üzülür, huzursuz oluruz.  Hele de narin ceylanlar... Sanki aslanlara av olsun diye yaratılmış bir konumdadırlar; Afrika'nın düzlüklerinde 'güzel' sıfatını hak eden bu canlılar sürekli olarak ürkek bakışlarla etraflarını izler, huzursuz bir devinim içinde yaşamlarını sıradaki av olana kadar sürdürürler...


İnsan dünyamızda, zaman zaman sokaklarda, caddelerde -özellikle kalabalığın az ve seyrek olduğu, havanın karardığı ya da gecenin ilerlemiş bir saatinde- kadınların ürkek ve huzursuz varlıkları bana hep bu belgesellerdeki av olma korkusunu yaşayan ceylanları hatırlatır... Güvensiz bir yalnızlıkta, sanki kendilerine ait olmayan bir dünyada yaşar gibiler. Attıkları adımda, bakışlarında, büyüyüp büyüttükleri  yaşamların içinde, tanıdık ortamlarda, tanıdık yüzleriyle "erkek denen avcılardan" gelecek tacize, saldırıya karşı bir tetikte olma zorunluluğu içinde görürler kendilerini. Bu nedenle bir erkek olarak tenha ve karanlık sokaklarda yanlarından geçip gittiğimizde ya da aynı güzergahta yol aldığımızda onlarda bir ürküntüye, potansiyel olarak bir kötülüğün vuku bulabileceği korkusunun oluşmasına neden olduğumuzu düşünürüm.


Bu ürkekliklerinde haksız mıdırlar?.. Dünyanın dört bir yanından televizyonlara, gazetelere yansıyan haberlere baktığımızda -ki yansımayanlar kat kat fazladır- bunda hiçte haksız olmadıklarını söyleyebiliriz. Kadının  erkek ya da erkek anlayışın bir tezahürü olan devlet mekanizması tarafından sürekli bir baskı ve saldırı altında oluşu tüm dünyada, farklı ülkelerde farklı sıklıkta kendini göstermekte. Bin yıllardır süre gelen sınıflı toplumun var ettiği tahakküm ve sömürü kültüründen varlık bulan bir davranış biçimidir bu. Kadın üzerindeki bu egemen anlayış, ilkel güdüler peşinde, bencillik ve çıkarın hayat bulmasıdır.

Kadın ve erkek ilişkisini bir av-avcı, bir tahakküm-baskı ilişkisinin ağırlığında çirkinleşmesi insanlık değerlerinde kapanması zor bir yaradır. İnsan olamamanın, insanlaşamamanın nedenlerinden biridir bu ilişki tarzı; uzak durmamız, uzaklaştırmamız gereken bir tarz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..